Bu Memleket İnsanı


Bu ülkede stratejik hamleler ya da sosyolojik analiz gibi şeyler işe yaramaz. Her şeyi putlaştırmak gibi bir huyu vardı bu memleket insanının.

Hz. İbrahim’ in putları kırma hikayesi anlatılsa can kulağı ile dinler fakat tuttuğu takımın, oy verdiği partinin ve sahip olduğu malın birer put olduğunu söylersen; söylediklerinizden bir şey anlamaz.

Metaforunu kaybetmiş, sembolü gerçek zanneden, imajlara inanan ve ambalajlara kanan bir toplumdur bizim toplumumuz.

“Doğru olan inandığım şeydir” diyerek bir ömür sürer. Bilgilerinin kaynağı yoktur. Bir yerden bir şekilde duymuş ve aklında öyle kalmıştır. Daha sonra da onu sorgulamak gereği duymaz. Bütün aktivitesi iş ve ev arasındadır. Desteklediği sistem onu buna mahkûm etmiştir. Başka türlüsünü düşünemez çünkü.

İş dışında kahvesine gider, ya da ev hanımıysa gıybetin peşine düşer. Herkes böyle değilse de böyle olmayan çok azdır bu memlekette.

Müstahaktır böyle yönetilmek ona. Kanmasaydın demezler mi? Aklın yok muydu demezler mi? -Derler demesine ama duyan olmaz.-

Okumana gerek yok eyvallah. Tek bilmen gereken şey cahil olduğun. En çokta bunu bilmez. Hayat öğretmiştir çünkü ona. Hayatı kaç metre karede geçer acaba bu memleketin insanının? O sıkışmışlıkta en fazla kazık atmayı, ustaca yalan söylemeyi öğrenmiştir.

Okumak, düşünmek abes gelir bu memleket insanına, “okuyunca adam mı olacan” denir? Boş vaktinde telefona baksan sorun pek olmaz ama açıp kitap okursan hemen fısıldaşmalar başlar.

Teşekkür etmeyi bilmez bu memleketin insanı. Kabadır, ağzından küfür eksik olmaz. Bir şey isterken emreder, “rica edip lütfen” diyene anlamsız bakışlar atar. Kibar olmak bu memleket insanının dünyasında eşcinsel olmak gibi bir şeydir. Kız mısın derler “lütfen” diyene. Ya da kibar bir kadın gördüklerinde arkasından sırıtırlar kadının. Çünkü bu memleket insanının cebi yafta doludur. Siz arkanızı döndüğünüzde yapıştırırlar vakit kaybetmeden.

Bu memleketin insanı ezilmeyi, hakir görülmeyi sever. Patronlarına taparlar. Arkasından konuşmaya, sövmeye bayılırlar ama patron çağırsa etekleri tutuşur, ne yapacağını bilemez, yağlı elleriyle üstünü temizlemeye çalışır.

Müstahaktır bu memleket insanının başına bu yöneticiler. Böyle yönetilmeyi seçmişlerdir çünkü. Yönetene kızmamak gerekir. Çünkü o bilir nasıl yönetilir bu memleketin insanı. Koyun gibi güdüp toprak gibi çapalamak gerekir bu memleket insanını, verim almak için.

Haktan bahseder ama hak yemekten geri durmaz. Kendi hakkı yense küplere biner ama başkasının hakkını yediğinde bir kılıf arar hemen.

İsterse birlik olmayı bilir, vicdanlıdır, açın halinden anlar ama akılsızdır, biraz akıllı bellediği birine hemen kanıp düşman olur kırk yıllık komşusuna. Siyasiler çok iyi bilir bu memleket insanını ve o yüzden birlik olduğunu gördüğü anda hemen harekete geçmesi gerekir.

Siyasiler için birileri yalanlar söylüyordur, birileri ihanet ediyordu vatana, birileri devleti kötülüyordur. Ama “biz her zaman doğru söyleriz” diyerek el altından insan ayırmayı iyi bilirler.

Çünkü anlayamaz bu memleket insanı siyasi olan figürün tahtının biraz sallandığını ve tahtın ayaklarından birinin altına memleketi sıkıştırması gerektiğini. Bir felakette ilk söylenecek şeyin hakaret olmasının ne anlama geldiğini bilmez bu memleket insanı. Kendi tahtının sallanması daha büyük bir felakettir siyasiler için. Önce orada tadilata başlamalı, sağlamlaştırmalı sonra bir ara dönüp bakabilir memleketinin haline.

Bakar bakmasına ama kendi televizyonlarından bakar, ona kötü bir görüntü gitmez, hep olumlu şeyler gider. Olumsuzluklar başkalarının suçudur, beceriksizliğidir, hainliğidir.

Bu memleket insanı için bir felaketin ardından birlik ve beraberlik tekrar yeşermişken daha bir ay olmadan bölme çalışmaları tekrar başlamıştır. Siyaset gündeme tekrar oturmuş yeniden en çok konuşulan mesele olmuştur. Çünkü unutkandır bu memleket insanı. Hemen unutur. Her şeyi unutur.

Ama siyasiler unutmaz. Korkar birlik olunmasından. Beraberlik onlar için yıkım demektir. O yüzden ivedilikle bölmeleri gerekir bölünmeye ezelden hazır bu memleket insanını. O yüzden cevap verelim yazımızın başlığına. Siyasiler bölünmemizi ister bizim. Parça parça yönetmek ister, onların güdümünde yaşamamızı ister. Korkalım ister. En çokta biat ister bu memleketin siyaset insanı. 

Ama yine de müstahaktır bu memleket insanına çünkü kendisi kanmış, kendisi seçmiştir. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayatsız ve Ölümsüz

Bir Saplantının Hikâyesi

Bir Kaşık Çorba (Hikâye)